Günnur İçin Not
Atilla Yücel, 2015
Günnur Özsoy’un heykelleriyle ilk tanıştığımda bu renkli, şık, erotizm içeren nesnelerin bende uyandırdıkları çağrışım ağırlıksız gök cisimleri olmuştu: kütlesi olan ama yer çekiminden bağımsız varlıklar. Orada burada, atölyenin raflarında duruyorlardı ama ben onları yine de boşlukta uçuşan meteoritlerle özdeşleştiriyordum. Günnur da birçok kez onları saydam misinalarla asmayı yeğledi. Hafif polyester kabuk bunu ayrıca teşvik ediyordu.
Soyut heykelin figüratif biçimden arınması ona bu özgürlüğü tanıyor: kapalı form her şeyden önce kayayı, tektonik doğa nesnelerini çağrıştırsa da yere basmanın, ayakları üstünde durmanın bedensi çağrışımlarından azade olarak yerçekimiyle hesaplaşmayı.
Ama içi boşaltılıp, madde cidarın ve dış geometrinin verdiği kapalı kütle imgesinden de sıyrıldığında, kendini kendi içinde taşıyan bir organizmaya dönüşüyor: lifsi, kemiksi varlığı kendi iç gerilimleriyle boşlukta bağımsız bir yapı ve bir denge oluşturuyor. Asılı olma hali onun doğasına artık daha da uygun. Sanatçının son işlerinin baş figürü Costa Mea galeri vitrininde kaidesinin üstünde dururken bu duruşun kalıcı olmayabileceğini, her an harekete hazır olduğunu da söylüyor; ağırlık, yer çekimi, boşluk ilişkilerinin ikilemlerini ve başka olanaklarını fısıldıyor: dallanmayı, yeni eklemlerle büyümeyi, benzerleri gibi asılı olabileceği boşluğu ima ediyor, kaburgaların arasının, kendi iç boşluklarının ötesinde.